2 Aralık 2009 Çarşamba

Türkiye Komünist Partisi - Türkiye'de siyasi partiler tarihi






Türkiye Komünist Partisi (2001) Kasım 1986 tarihinden itibaren yayınlanan süreli Marksist bir dergi olan Gelenek Dergisi çevresi dönemin birlik tartışmalarına katılmış ama istenilen ortaklaşma oluşmayınca 6 Kasım 1992'de Sosyalist Türkiye Partisi'ni kurmuştur. STP'nin kapatılması ile bu sefer mücadeleyi Sosyalist İktidar Partisi (SİP) ile sürdürmüştür. 11 Kasım 2001 günü düzenlenen Parti Olağanüstü Büyük Kongresi'nde adını Mustafa Suphi'nin partisinden esinlenip Türkiye Komünist Partisi (TKP) olarak değiştirerek yeniden kurmuştur. Parti programında partinin amacı, sosyalist devrim ve sosyalist iktidarın kuruluşu olarak açıklanmıştır.

Tarihçe

TKP'nin kökeni, 1978 yılında Türkiye İşçi Partisi'nde (TİP)yaşanan ayrışma sonrasında ortaya çıkan Sosyalist İktidar grubu olarak gösterilir. Daha sonraki yıllarda ilk sayısı 1986 yılında basılan ve bugün partinin teorik yayın organı olarak varlığını ürdüren Gelenek Dergisi etrafında örgütlenen kesimler tarafından, 6 Kasım 1992'de Sosyalist Türkiye Partisi (STP) kuruldu.


STP 1993 yılında, programında yer alan "Türk ve Kürt halklarının gönüllü birlikteliğini hedefler" ibaresinde bölücü unsurlar bulunduğu gerekçesi ile, Anayasa Mahkemesi tarafından kapatıldı. 1993 yılında aynı dinamikler tarafından Sosyalist İktidar Partisi (SİP) kuruldu.
2001 yılında Türkiye Komünist Partisi adını almıştır.

Örgüt Yapısı




Partinin örgütlenme yapısı geleneksel komünist parti örgütlenmesi şeklindedir. Partinin işyerleri ve mahallelerde ortak çalışma yürüten birimleri bulunmaktadır. Bu birimler ilçe komitelerine, onlar da il komitelerine bağlıdır. Partide demokratik merkeziyetçilik hakimdir. Partinin en yetkili organı parti kongresidir. Kongrede örgütleri temsilen seçilen delegeler partinin kongreler arası dönemde yetkili kurulu olan merkez komitesini seçer. Merkez komitesi ise içinden bir siyasi büro oluşturarak partinin günlük siyasi hattının koordine edilmesi için bu büroyu görevlendirir. Partide genel başkanlık kurumunun yanısıra var olan genel sekreterlik kurumu 9. Kongre ile beraber lağvedilmiştir. Partinin genel başkanı olan Aydemir Güler 9. Kongre ile beraber partinin içine girdiği yeniden yapılanma ve gençleşme hamlesine bağlı olarak genel başkanlığı 29 yaşındaki Erkan Baş'a bırakmıştır.
İdeolojik yapı.


TKP Marksist ve Leninist bir partidir. 1970'li yıllarda süren ve sol hareketi bölen milli demokratik devrim-sosyalist devrim ayrışmasında sosyalist devrim tarafından olan TİP'in içerisindeki muhalif bir gruba dayanır. Kürtlerle Türklerin beraber yaşamaları gerektiğini savunmuştur. Çünkü Kürt sorunu temelde emek ekseninde çıkan bir sorudur dolayısıyla Kürt halkını kurtuluşu sosyalizmdedir, bu da iki etnik unsurun bir arada olmasıyla olacaktır. İki halkı da boyunduruğu altına almış olan sermaye egemenliğinin sosyalist devrimle yıkılacağını savunur. 1923 yılında cumhuriyetin tarihsel olarak geri dönülemeyecek bir kazanım olduğunu vurgular. 1920 yılında Bakü'de Mustafa Suphi ve arkadaşları tarafından kurulan TKP'nin gelenegini dogrusuyla yanlışıyla sahiplenir.


Gelişimi

Partinin görüş anlamında gelişimi 1980'li yıllarla beraber tamamlanmıştır. Sovyetler Birliğinin dağıldığı ve sol harekette dünyada ve ülkemizde umutsuzluğun hakim olduğu bir dönemde solun evrensel değerlerine ne sahip çıkılmış,ne de geleneksel sol çizgi ısrarla savunulmuştur.1990'lı yıllarda örgütlenmenin büyümesi ülke iç siyasetine müdahale kanallarını artırmıştır. Parti bu dönemde özellikle Susurluk kazasını izleyen dönemde sesini duyurmuştur. Siyasi olayların dışında parti insani yardım gerektiren olağanüstü dönemlerde de aktif olmuştur. 17 Ağustos depremini izleyen dönemde parti kadroları bölgeye gitmek üzere görevlendirilmiş, parti disiplini içerisinde yardım organize edilmiş, Nazım Çadırkent isminde bir çadırkent kurulmuştur.

İç siyaset

Parti iç siyasi gelişmeleri yakından takip etmekte ve gündemlere anında tepki verecek kestirimlerde bulunmaktadır. 2009 yılı itibarıyla Adalet ve Kalkınma Partisinin ve Cumhuriyet Halk Partisinin vb. düzen partilerinin halk için bir çözüm olamayacağı vurgusu işlenmektedir. Ayrıca AKP'nin demokratikleşme getireceğini iddia ederek Orduya karşı bu partiye destek veren liberal kesim eleştirilmekte, CHP'nin ise gericiliğe prim vererek bu partiden farkının kalmadığı vurgulanmaktadır. İki partinin de uluslararası ilişkileri gözönüne serilmekte ve emperyalizmle olan bağları deşifre edilmektedir. Son dönemde özellikle İsrail-Filistin savaşını takiben gündeme getirilen Osmanlı'ya Dönüş senaryoları Yeni Osmanlıcılık olarak değerlendirilerek parti yayınlarında bahsedilen cumhuriyetin tasfiyesi kapsamında görülmektedir.


Diğer partilerle ilişkiler

Parti özellikle AKP, MHP, DYP, ANAP,CHP gibi partileri patron partileri olarak tasnif etmekte ve sınıfsal olarak karşıya almaktadır. EMEP ve ÖDP ile ilişkiler nispeten daha sıcak bir seyir izlemekte, kimi zaman merkezi düzeyde kimi zaman yerel düzeyde işbirliği yapılmakta, ancak temelde ayrımlar çizilmektedir. DTP ile ilişkiler ise sorunlu bir şekilde devam etmektedir. Her türlü etnik ayrımcılığı temelden reddeden TKP, siyasi anlayışını bütünüyle Kürt etnisitesi üzerine yerleştiren DTP ile bu noktada keskin bir ayrım içerisindedir. Türkiye Komünist Partisi kendisini, hangi etnik ve dinsel kökenden gelirse gelsin, tüm emekçi ve işçilerin ortak sınıfsal mücadelesinin öncü örgütü olarak tanımlamaktadır.


Uluslararası örgütlülük

Parti bu geleneksel çizgisi kapsamında uluslararası alanda komünist harekette bir saflaşma ve sadeleşme yaşanmasını savunmaktadır. Birçok uluslararası toplantı ve kongreye katılan parti geleneksel çizgide bulunan bölge komünist partilerinden Yunanistan ve Portekiz Komünist Partilerine çok yakındır. Ortadoğu, Kafkasya ve Balkanlardaki sol öznelerle de yakın ilişki sürdürülmekte, sosyalist Küba'nın iktidardaki Küba Komünist Partisi ile dayanışma sağlanmaktadır.Dünya komünist partileri arasında bilinen bir yere sahiptir.

Partinin bazı eylemleri

2000 yılında komünist şair Nazım Hikmet’in vatandaşlığı için yürütülen kampanyada 500 bin imza topladı.
2001 Halk Muhtıra Veriyor kampanyasıyla Türkiye'nin dört bir yanında imza kampanyası yürüttü.
2002 seçimleri öncesinde açıkladığı Komünist Kararname ile sosyalist iktidarın ilk gününde uygulamaya sokulacak on maddeyi açıkladı.
2003 yılında İşgale Karşı Komiteler isimli çalışma grupları ile Irak İşgali karşı politikalar üretmiştir.
2004 Haziran’ında Türkiye'nin NATO'ya üyeliğine karşı İstanbul’da yapılan İstanbul NATO’ya kapıları kapıyor mitingi yapmıştır.
2004 Kasım itibariyle TKP, emperyalist bir kuruluş olarak tanımladığı Avrupa Birliği'ne karşı "AB'ye geçit yok" çalışmasını örgütledi.
2005 Mart ayında Türkiye'nin her yerinde kurulan AB'ye karşı inisiyatfiler Yurtsever Cephe adı altında birleşti.
2007 1 mayıs-6 mayıs arasında İstanbul'dan Ankara'ya Deniz Gezmiş için bağımsızlık yürüyüşü düzenlediler.
2008 2 Mart'ta İstanbul Kadıköy Meydanı'nda AKP'yi İstemiyoruz adıyla,çağrıcısı olarak düzenledikleri mitingle AKP'yi net bir şekilde karşısına alan ilk mitingi Türkiye halkını temsilen 20 bini aşkın yurtseverle gerçekleştirdiler.[3]
2008 1 Mayıs'ta "Ayaklar Baş Olacak" sloganıyla giren TKP, Hükümetin tüm kışkırtma ve tehditlerine karşı örgütlü bir duruş gösterek 1 Mayıs'ı Taksim dolaylarında kutlamayı başarmıştır.[4]
2008 Kasım ayında "AKP'den büyük halk var. Siz getirdiniz, siz götüreceksiniz!" başlıklı AKP karşıtı kampanya başlattı. [5]
2009 İsrail'in Filistin'e yönelik başlattığı operasyonları protesto etmek amacıyla örgütünün bulunduğu hemen tüm illerde İnsanlık Nöbeti adı altında meydanlarda her gün belirli saatlerde ve Ankara'daki İsrail büyükelçiliği ile İstanbul'daki İsrail Başkonsolosluğu önünde 24 saatlik nöbetler başlattı.
2009 2 Mart'ta Kadıköy İskele Caddesi ve Kadıköy Meydanı'nda 2009 Yerel Seçimleri için Yurtsever Cephe örgütleriyle birlikte bir yürüyüş düzenledi.
2009 16 Nisan'da aldığı kararla 1 Mayıs'ı diğer sol örgütler, DİSK, KESK, TMMOB ve TTB'nin aksine Çağlayan'da kutlama kararı aldı.[6] 30 Nisan'da aldığı başka bir kararla 1 Mayıs'ı diğer örgütlerle birlikte Taksim'de kutlamaya karar verdi. [7]
2009 16 Haziranda Bodrum'da Amerikan bandıralı savaş gemisine karşı eylem yaptı.Gemiye ve şamandıralara TKP bayrakları asıldı.
2009 26 Temmuz'da Kadıköy Meydanı'nda Küba Sosyalist Devrimi'nin 50. yılını kutlamak için miting düzenledi.
2009 2 Ekim'de Ankara'da paralı eğitime karşı "Açıkla Başbakan eğitim cüzdana sığar mı?" başlığıyla bir eylem gerçekleştirdi. Türkiye tarihinde Başbakanlığa en yakın yerde yapılan mitingdir.
2009 8 Kasım'da ki "Ayrımcılığa Karşı Eşit Yurttaşlık" mitingine oldukça kalabalık bir şekilde katılmıştır.


Partinin kurduğu ve öncülüğünü yaptığı kurumlar







Emperyalizme Karşı Yurtsever Cephe
Nazım Hikmet Kültür Merkezi
Yurtsever Cephe İşçi Birliği
Jose Marti Küba Dostluk Derneği
Barış Derneği
Üniversite Konseyleri Derneği
Nazım Kitaplığı
Sol Meclis
İşgale Karşı Komiteler
soL Haber Portalı
soL Video Portalı

Partinin yayın organları


Komünist
Gelenek
Sol
Okul ve Ülke
Yurtsever
Solcu (gazete)

Daha önce yayınlanan yayın organları

Sınıf Tavrı
Sosyalist İktidar
İktidar
Siyaset
Düşünce ve Eylem

2007 Genel Seçimleri'nde TKP

22 Temmuz 2007 Genel Seçimleri'ne 85 bölgede Yurtsever Cephe listelerinden seçilen 550 adayla giren TKP'nin aday listelerinde 208 işçi-sendikacı, 45 mühendis-mimar, 21 avukat, 16 hekim, 23 yazar-gazeteci, 23 sanatçı bulunmaktadır. Yine bu adayların 210'u üniversite 155'i ise lise mezunudur. 154 kadın adayın 44’ü ise aday listelerinde ilk 2 sırada bulunmaktadır. Eşitlik ve özgürlük için mücadele eden Türkiye Komünist Partisi kamucu, aydınlanmacı, anti-emperyalist, sermaye karşıtı,işçi sınıfının çıkarlarını savunan sosyalist bir programla seçimlere girdi. Geçen seçime göre oylarını 5 kat artırarak, %0.21 oranında oy almayı başardı. Ardahan'da yüzde bir buçuk oranında oy alınarak şehirde on beş kat arttırılan oylar dikkat çekiciydi. Üç büyük şehirde fazla bir değişiklik yaşanmadı.

Toplumcu Anayasa

TKP'nin 2007'nin son aylarında AKP tarafından başlatılan "sivil" anayasa tartışmalarında; İşçiler, emekçiler, köylüler, aydınlar tarafından tartışılması, geliştirilmesi ve gerici, işbirlikçi, piyasacı, patron güdümlü anayasa girişimlerine karşı bir seçenek haline getirilmesi için hazırladığı anayasa taslağı.

Konferans ve Kongreler

2002 Konferansı:[9]
2004 Konferansı:[10]
2007 8. Kongre:[11]
2009 9. Kongre:[12]

Özgürlük ve Dayanışma Partisi - Türkiye'de siyasi partiler tarihi



Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP), 1996'da kuruldu. Partinin kurucu genel başkanı Ufuk Uras'dır. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin dağılmasından sonra Dünya'da ve Türkiye'de meydana gelen siyasal değişimlerin etkisiyle bir reel sosyalizm eleştirisi ve özgürlükçü sosyalizm teziyle Türkiye siyasal yaşamındaki yerini korumaya devam etmektedir.Genel başkanlığı Hayri Kozanoğlu'na bırakan Ufuk Uras iki dönem sonra 11 Şubat 2007'de yapılan Parti 5. Olağan Kongresi ile tekrar genel başkanlığa seçildi. ÖDP kadrosunda, eski Devrimci Yol, Kurtuluş, İP, TKP, TSİP,CHP hareketinde de yer almış olan pek çok isim bulunmaktadır.[kaynak belirtilmeli] Ayrıca 2007 milletvekili seçimleri'inde Ufuk Uras bağımsız aday olarak dtp kontenjanından meclise girmiş ve ÖDP mecliste koltuk kazanmıştır. 22 Kasım 2007'de Avrupa Sol Partisi tam üyeliğine kabul edilmiştir.
Tarihçe
Değişik politik ve ideolojik geçmişlere sahip çeşitli sosyalist grupların biraraya gelmesiyle 21 Ocak 1996'da kurulmuştur. Kurucu genel başkanı Ufuk Uras'tır. Parti, 1999 Genel Seçiminde %0.80 oy alarak, 2002 Seçimlerinde ise %0.34 oy alarak TBMM dışı kaldı. 2004 yerel seçimlerinde ise, Hopa Belediye Başkanlığını kazandı. 2004 Yılında Hayri Kozanoğlu parti başkanlığına seçildi. 2007 yılındaki kongrede Ufuk Uras, yeniden genel başkan seçildi. 2007 Genel Seçimleri öncesinde Ufuk Uras parti başkanlığından istifa ederek bağımsız aday oldu. Seçim sonucunda, İstanbul 1. bölgeden milletvekili seçildi. 7 Ekim 2007 tarihinde yapılan olağanüstü kongrede ÖDP Genel Başkanlığına Ufuk Uras tekrar seçilmiştir.Ancak türkiyenin temel ve en önemli meselesi olan kürt sorunun da takınılan tavrın gruplaşmalara neden olması partiyi kurulduğundan beri bölünmelere götürmüştür.

1 Şubat 2009 seçimli olağanüstü kongrede başkanlığa Devrimci Dayanışma grubunu temsil eden Hayri Kozanoğlu seçilmiştir. Partideki umutsuzluktan dolayı Kozanoğlu, üç ay sonraki seçimli olağan kongrede başkanlığa aday olmayacağını açıklamıştır. Partiden Ufuk Uras'la birlikte yaşanan kitlesel istifalardan sonra hala bireysel olarak istifalar sürmektedir.






Parti Programı

ÖDP, özgürlükçü, özyönetimci, enternasyonalist, demokratik planlamacı, ekolojist, militarizm karşıtı ve feminist bir sosyalizm doğrultusunda, sermaye güçlerinin egemenliğini ve emperyalizmin tahakkümünü ortadan kaldırarak emek güçlerinin siyasi iktidarının kurulmasını amaçlar. Irkçılık ve milliyetçiliğe karşı birarada yaşam kültürünü savunur. Hem demokratik, hem sosyal hakların özgürce kullanılabileceği bir Türkiye‘yi kurmayı amaçlar. Özgürlük ve eşitlik mücadelesini bir arada yürütmektedir. Eğitimin, sağlık hizmetlerinin ücretsiz olmasını, sosyal güvenlik hakkı ve yurttaşlık gelirini, anadilde eğitimi, tarımın desteklenmesi ve geliştirilmesini, katılımcı yerel yönetimleri, kadınların, çocukların, engellilerin haklarını savunur. Bu nedenle IMF, Dünya Bankası, AB, ABD ve İsrail başta olmak üzere bir çok kapitalist&emperyalist kurum ve ülke yönetimlerine karşıdır.

Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP) - Türkiye'de siyasi partiler tarihi


Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP) 2002 yılında çoğunluğunu ÖDP den ayrılanların kurduğu bir partidir.
Parti ilk kurulduğu dönemde Kurtuluşçular, Odakcılar, Hareketçiler ve Troçkistler den oluşmuştur. Daha sonra Odakcılar ve Hareketçiler partiden ayrılmıştır. Partiden ayrılan Hareketçiler bir süre sonra Emekçi Hareket Partisini kurmuştur.
Partinin ilk başkanı Akın Birdal'dır. Akın Birdal'dan sonra başkanlığa Filiz Koçali seçilmiştir. Yapılan son kongrede ise genel başkan olarak Rıdvan Turan seçilmiştir.
Partinin yayın organı Sosyalist Demokrasi gazetesidir. İkinci Kongresi'nden sonrasa partide yer alan gruplar, Kurtuluş Hareketi, Bedreddini Hareket ve bağımsızlardır.
Sosyalistlerin birliği konusuna ve Kürt sorununa duyarlılığı ile bilinen parti,seçimlerde solun ortak adaylarına destek vermektedir.

Liberal Demokrat Parti (Türkiye) - Türkiye'de siyasi partiler tarihi


Liberal Demokrat Parti, 26 Haziran 1994 tarihinde Besim Tibuk başkanlığında kurulan siyasi parti. Partinin amblemi mavi zemin üzerine oturtulmuş beyaz Yunus Balığı'dır. Partinin kısaltılmış adı LDP’dir. Politik görüşü klasik liberal, serbest piyasa ekonomisi ve insan haklarına dayalıdır.
Kuruluşundan beri genel başkanlığını yapan Besim Tibuk, 25 Kasım 2002'de istifa etti. Yerine Emin Şirin seçildi, ancak parti ile olan görüş ayrılıkları sebebiyle kısa zamanda ayrıldı. Şu anda genel başkanlık görevini Cem Toker yapmaktadır.
Partinin gençlik kolları Genç Yunuslar olarak adlandırılmıştır

Yurt Partisi - Türkiye'de siyasi partiler tarihi


14 Mart 2002 tarihinde Kurulmuştur. İlk Genel Başkanı Hakan Önder'dir. 25 Ağustos 2002 tarihinde yapılan büyük kongresinde Sadettin Tantan Genel Başkan seçilmiştir. 2002 seçiminden çok kısa bir süre önce kurulmasına rağmen bir çok eski partiyi geçerek yaklaşık 300.000 oy (yaklaşık %1) almıştır. 2002 seçimlerinden önce TBMM'de 3 milletvekili ile temsil edilmekteydi.

Türkiye Partisi - Türkiye'de siyasi partiler tarihi,


Mevcut iktidara alternatif olmakla beraber teşkilatlanmasını yurt çapında hızla sürdüren Türkiye Partisi 25 Mayıs 2009 tarihinde 54. Cumhuriyet Hükümeti, 58. Cumhuriyet Hükümeti ve 59. Cumhuriyet Hükümeti'nde bakanlık yapan eski milletvekili Abdüllatif Şener ve 33 kurucu üye tarafından kuruldu. Partinin amblemi turkuaz mavisi yuvarlak fon üzerinde beyaz zeminli Türkiye haritası, içerisinde tokalaşan iki eldir. Şu anda AK Parti'den istifa eden Yozgat milletvekili Mehmet Yaşar Öztürk ile TBMM'de 1 sandalyeyle temsil edilmektedir.

1 Aralık 2009 Salı

Sosyaldemokrat Halk Partisi- Türkiye'de Siyasi Partiler Tarihi


Sosyaldemokrat Halk Partisi (SHP), 24 Mayıs 2002'de Murat Karayalçın tarafından kuruldu. Parti sol kulvarda bulunan partilerin ihtiyaca cevap vermediği savını taşıyordu.



Sosyaldemokrat Halk Partisi 6 ay önceden büyük kurultayını yapmamış olduğu gerekçesiyle 3 Kasım seçimlerine katılamadı. 28 Mart 2004 yerel seçimlerinde ise başta DEHAP olmak üzere soldaki küçük partilerle ittifak yaptı ancak sadece %5 oy alabildi. Aynı seçimlerde CHP'nin başarısız olduğunu düşünen 5 milletvekili partilerinden istifa etti ve SHP'ye katıldı. Böylece parti TBMM'de temsil edilmeye başlandı.



2005 yılından itibaren DİSK'in başlattığı 10 Aralık Hareketi'ne destek veren SHP solda bütünleşme çağrılarında bulunmaktadır. 2007 Seçimlerine gidilirken yaşanan CHP-DSP işbirliğinin dışında kalan SHP sol oylarının bölünmemesi için genel seçimlere katılmama kararı aldı.



2009 Yerel seçimleri öncesinde SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın partisinin genel başkanlığından ayrılarak, Cumhuriyet Halk Partisi'nin Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı olduğunu açıklamasını takiben vekaleten Genel Başkanlığa Uğur Cilasun seçildi.6 Haziran 2009 4.Olağanüstü kongresinde genel başkanlığa Hüseyin Ergün seçildi

Saadet Partisi - Türkiye'de Siyasi Partiler Tarihi


Saadet Partisi, Millî Görüş Hareketi'nin Fazilet Partisi'nden sonra kurulan son partisidir.

Millî Görüş hareketinin siyasî partisi olan Saadet Partisi, 20 Temmuz 2001 tarihinde Ankara’da kuruldu. Recai Kutan kurucu genel başkanlığa getirildi. Fazilet Partisi'nin Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmasından sonra bağımsız kalan 105 milletvekilinden yarıya yakını Saadet Partisi'ne geçti.

2002 Erken Genel Seçimleri'nde yüzde 2.5 oy oranıyla TBMM dışında kaldı. 11 Mayıs 2003'te yapılan 1 Olağan Kongre'de aday olmayan Recai Kutan'ın yerine Necmettin Erbakan genel başkanlığa seçildi. Ancak Aralık 2003'te Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Erbakan'ın kesinleşmiş hapis cezası nedeniyle parti üyeliğinden ayrılmasını istedi, bunun üzerine Erbakan 30 Ocak 2004'te parti üyeliğinden ve genel başkanlıktan istifa etti. Yerine tekrar Recai Kutan getirildi.

2004'teki Yerel Seçimler'de yüzde 4.77 oy oranıyla 63 belediye başkanlığı kazandı. 8 Nisan 2006'da yapılan 2. Büyük Olağan Kongre'de genel başkanlık görevini vekaleten yürüten Kutan, bu göreve seçildi. 2007 Genel Seçimleri'nde yüzde 2.34 oy oranı aldı.

2009 tarihinde yapılan Yerel Seçimlerde oy oranını yüzde 90 oranında arttırarak yüzde 5,2 oy aldı. Otoriteler tarafından bu seçimlerin en başarılı partileri arasında gösterildi.

1 Nisan 2009 Çarşamba

İşçi Partisi (Türkiye)-Türkiye'de siyasi partiler tarihi,


İşçi Partisi, 10 Temmuz 1992 tarihinde kapatılan Sosyalist Parti'nin yerine , Doğu Perinçek tarafından kurulmuştur. Siyasi yelpazede solda yer alan ve sosyalizm ideolojisini ulusallaştırarak benimsemiş olan bir siyasi örgüttür. İşçi Partisi emeğin ve işçi haklarının yanında olduğunu savunur. Sömürgeciliğe ve küresel liberal-kapitalizme karşıdır. Son yıllarda parti ve Genel Başkan Doğu Perinçek, Ermeni Sorunu ve Kıbrıs konularında oldukça önemli çalışmalar içindedir. İşçi Partisi köklerini Türkiye İhtilâlci İşçi Köylü Partisi ve Türkiye İşçi Köylü Partisi'nden alır. Parti'nin gençlik kolu Öncü Gençlik, kadın kolları ise Öncü Kadın olarak adlandırılmıştır. İşçi Partisi haftalık bir dergi olan Aydınlık'ı aylık dergi Teori(dergi)'yi ve aylık bilim dergisi Bilim ve Ütopya'yı yayınlar. Ayrıca İşçi Partisi'nin desteklediği, Ulusal Kanal adında bir televizyon kanalı ve Kaynak Yayınları adında bir yayın evi vardır. Bayrağını "Kırmızı Üzerine Beyaz Çoban Yıldızı" olarak değiştirmiştir.

Parti Kolları

  • Öncü Gençlik
  • Öncü Kadın

Partinin Öncülük Yaptığı Eylemler

  • İncirlik Üssü'ne El Konulsun yürüyüşü
  • Diyarbakır Bismil Köylülerinin "Köylüye Toprak, Millete Birlik, Vatana Bütünlük Mücadelesi"
  • Lozan2005
  • Cumhuriyet Mitingleri
  • Tekirdağ Çıkış Yolu Mitingi
  • Atatürk ve Demokrasi Mitingleri

Ergenekon davası

Ergenekon Soruşturması kapsamında İşçi Partisi'nin bir çok yetkilisi tutuklandı. Tutuklananlar arasında İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, genel sekreteri Nusret Senem, Merkez Karar Kurulu Üyesi Uçkun Geray, İşçi Partisi Öncü Gençlik (Gençlik Kolları) Başkan Yardımcısı Tunç Akkoç İşçi Partisi Üyesi Nuran Gökdemir bulunuyor. Ayrıca partinin yayın organlarından Aydınlık Dergisi'nin Genel Yayın Yönetmeni Serhan Bolluk, Ulusal Kanal'ın Genel Yayın Yönetmeni Ferit İlsever ve bu kanalın çalışanlarından Yusuf Buldu da bu dava kapsamında yargılanacaklar arasında.

Halkın Yükselişi Partisi-Türkiye'de siyasi partiler tarihi,


Halkın Yükselişi Partisi, 16 Şubat 2005 tarihinde kurulmuştur. Sağ - sol kavramlarından uzak durmayı prensip edinmiş, anti-emperyalizmi savduğunu söyleyen bir partidir. Kurucusu ve şu andaki genel başkanı Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk'tür.

Kur'an'ın tanımladığı Muhammed ile Türkiye'nin kurucusu Mustafa Kemal'in ortak paydalar taşıdığını, halkın ikisini birden takip edebileceğini anlatarak Türkiye'deki sağ ve sol akımları ortadan kaldırmaya çalışmaktadır.

12 Ocak 2008'de Yaşar Okuyan'ın genel başkanlığını yaptığı HÜRPARTİ'yi bünyesine katmıştır.


Yaşar Nuri Öztürk

Yaşar Nuri Öztürk, Bayburtlu bir anne ile Trabzonlu bir babanın çocuğu olarak Trabzon'un Sürmene ilçesinde doğup büyüdü. Hayatında iki evlilik geirdi. En son eşi Canan Öztürk kendisini Şahane Müftüoğlu'yla aldattığı gerekçesiyle boşanma davası açtı.

İlk eğitimini babasından Kur'an okuyarak aldı ve 9 yaşında hafız oldu. On yıllık klasik medrese eğitiminden sonra hukuk ve ilahiyat tahsilini tamamladı. 12 yıl imamlık ve vaizlik yaptıktan sonra, üniversiteye tekrar dönerek 1980 yılında "İslam Felsefesi" konulu doktorasını tamamladı ve 1986 yılında aynı dalda doçent oldu. Ortadoğu, Balkanlar, Avrupa ve Afrika ülkeleri, ABD, Güney Kore ve Japonya'da kendi alanı ile ilgili akademik araştırmalar yapan Öztürk, ayrıca Fransa'da Grenoble Üniversitesi'nde çalıştı. New York'ta "İslam Düşüncesi ve Çağdaş Sufi Düşünce" dersleri okuttu.

Hak ve Özgürlükler Partisi-Türkiye'de siyasi partiler tarihi,


Hak ve Özgürlükler Partisi (HAK-PAR) Türkiye'de kurulu sol kanat bir siyasi partidir. Etnik Kürt kimliğiyle ön plana çıkmaktadır. Partinin başlıca kuruluş amacı, Türkiye'de yaşayan etnik Kürt vatandaşların sorunlarının çözümüne yardımcı olmak ve Kürt dilinin konuşulabilmesi başta olmak üzere birçok hak ve özgürlüğün teminat altına alınmasını sağlamak olarak gösterilmektedir. Siyasi arenada Türkiye'nin Federal bir yapıya bürünmesini savunan HAKPAR, bu yönüyle DTP gibi benzer partilerden ayrılmaktadır. Şu anki genel başkanı Bayram Bozyel'dir. Daha önce Sertaç Bucak ve Abdülmelik Fırat idi.

Emek Partisi-Türkiye'de siyasi partiler tarihi


Emek Partisi (EP) kapatıldıktan sonra (1996), isim değişikliğine gitmiştir ve Emeğin Partisi (EMEP) adını alarak siyasî mücadelesine devam etmiştir. Konuyla ilgili davada AİHM, Türkiye devletini haksız bulmuştur. 2005 Kasım ayındaki olağan kongresinde, partinin isminin yeniden Emek Partisi (EMEP) olmasına karar verilmiştir.

Abdullah Levent Tüzel

Abdullah Levent Tüzel, 1961 Giresun doğumlu. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitiren Tüzel 1985'ten itibaren serbest avukatlık yaptı. Tüzel, İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi'nde Yönetim kurulu üyeliği, Çağdaş Hukukçular Derneği İstanbul Şubesi Başkanlığı yaptı. 1996 yılında Emek Partisi kurucu Genel Başkanı olan Abdullah Levent Tüzel, halen EMEP Genel Başkanlığını sürdürmektedir.

Demokratik Toplum Partisi-Türkiye'de siyasi partiler tarihi


Demokratik Toplum Partisi (Kısa ismi: DTP), 9 Kasım 2005 tarihinde Türkiye'de kurulan 49. siyasi partidir. Genel merkezi Ankara'nın Çankaya ilçesinin Balgat semtinde olan partinin amblemi sarı zemin üzerine, yeşil yapraklı kırmızı güldür.

Demokratik Toplum Partisi, Demokratik Toplum Hareketi'nin partileşmesi sonucunda kurulmuştur. Partinin kurucuları arasında Demokrasi Partisi eski milletvekillerinden Leyla Zana ve Orhan Doğan ile Cumhuriyet Halk Partisi eski milletvekillerinden Ahmet Türk bulunmaktadır.

DTP, Sosyalist Enternasyonal'da[5] ve Avrupa Sosyalist Partisi'nde gözlemci statüsündedir[6][7].

Parti, Türkiye'de yapılan 2007 Genel Seçimleri'ne % 10 seçim barajını aşamama kaygısıyla bağımsız adaylarla katıldı. DTP, Seçimlerin ardından bugün TBMM'de 21 milletvekili ile seçmenlerini temsil etmektedir[8].

2009 Türkiye Cumhuriyeti Yerel Seçimlerinde Türkiye genelinde %5,2 oranında oy aldı.

Partinin tanımı

DTP'nin parti tüzüğünde parti şu şekilde tanımlanmıştır:

DTP, demokratik uygarlık çağı değerleri olan özgürlükçü, eşitlikçi adaletçi, barışçı, çoğulcu, katılımcı, çok kültürlü toplumu zenginlik olarak gören ve yenileşmeyi savunan; insan ve toplum odaklı diyalog ve uzlaşıya dayalı, otoriter- merkezi- hiyerarşik siyaset yapma tarzı yerine, demokratik- yerel –yatay işleyişi benimseyen, demokratik iç işleyişi kararlılıkla savunan, barışçıl demokratik siyaseti esas alan, evrensel değerlere sahip çıkan, her türlü ayırımcılığı ve ırkçılığı ret eden, insanlığın özgürleşmesini, cinsler arası eşitlikte gören, bu temelde özgür, demokratik-ekolojik toplumu hedefleyen demokratik özgürlükçü eşitlikçi sol bir kitle partisidir.

Tarihçe

DTP, Türkiye'de ilk defa eşbaşkanlık sistemini uygulayan siyasi partidir. Buna göre Aysel Tuğluk ile Ahmet Türk partinin eşbaşkanları olarak belirlenmiş, YSK'nın aldığı karar doğrultusunda, eşbaşkanlık sistemine son verilerek, partinin genel başkanlığı görevine geçici olarak tek başına Ahmet Türk seçilmiştir.[10] Demokratik Toplum Partisi’nin 2. Olağanüstü Büyük Kongresi’nde Nurettin Demirtaş Genel Başkanlığa seçilmiştir.[11] 21 Temmuz 2008 tarihinde yapılan olağanüstü kongrede genel başkanlığa adaylığını ilk olarak partinin eski Kars İl Başkanı olan Mahmut Alınak koymuş Ahmet Türk'ün aday olması üzerine Alınak, Türk'ün lehine namzet olmaktan vazgeçmiştir.[12]

Demokratik Toplum Partisi ilk seçim deneyimini 2007 Genel Seçimleri'nde yaşadı. %10'luk seçim barajını aşamama kaygısıyla bu partiye mensup üyeler ve bu partiyle birlikte hareket eden EMEP, ÖDP, SDP ve bazı sivil toplum örgütlerine mensup kişiler Bin Umut Adayları adıyla bu seçime bağımsız olarak katıldılar.[13] Seçim sonunda milletvekili olan hali hazırda DTP üyesi olan 19 kişi ve SDP Onursal Başkanı Akın Birdal DTP'ye geçerken[14], seçimlere bağımsız aday olarak girmek isteyen ve bu sebeple partisinden istifa eden Ufuk Uras ise tekrar ÖDP'ye geçti.[15] Hakkari bağımsız milletvekili Hamit Geylani siyasi partilere üye olamama cezasından dolayı, seçimlerden bir yıl sonra yapılan DTP Olağanüstü Kongresi'nde, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde grubu olan bu partiye geçerek milletvekili sayısının 21 olmasını sağlamıştı.[16][17]

Her ne kadar DTP'nin 3 senelik geçmişi olsa da DTP çizgisinin Türk siyasi hayatında 20 senelik bir geçmişi bulunmaktadır. DTP'den önce açılan HEP, DEP, HADEP ve DEHAP çeşitli gerekçelerle kapatıldılar. Bunların başında ise; bu partilerin PKK'yı destekledikleri, milletvekillerinin Kürtçe yemin ederek bölücülük yaptıkları, kongrelerinde PKK bayraklarının açılması, polise çeşitli saldırılar, PKK'ya gerek maddi gerek silah yardımı ve basında verdikleri demeçlerde PKK'yı övmeleri gibi neden yer almaktadır.

DTP de öncülleri gibi kapatılma ihtimalinde olan bir partidir. PKK'yı desteklemekle suçlanan parti hakkında Yargıtay Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya kapatma davası açmıştır. Davanın sonuçlanabilmesi için Anayasa Mahkemesi'nin çalışmalarını bitirmesi beklenmektedir.[18]

DTP, 26 Ekim 2008 tarihindeki Hakkari mitinginde PKK'nın tutuklu elebaşı Abdullah Öcalan için alenen özgürlük talep etmiştir

DTP-PKK

Türkiye'de birçok sivil toplum örgütü ve siyasi partiler ile kamu kurum ve kuruluşları Demokratik Toplum Partisi'ni PKK'nın siyasi kolu olmakla suçlamaktadır. Parti, PKK'nın tutuklu lideri Abdullah Öcalan'nın emirlerini yerine getirmekle suçlanmaktadır. DTP'li bazı belediyeler ölen PKK'lılar için düzenlenen cenaze törenlerini desteklemektedirler[20]. DTP, PKK'yı terör örgütü olarak görmemekte; Türkiye'nin, Kürt Sorunu'nu PKK ile diyalog kurarak barışcıl şekilde çözümlenmesinden yana hareket etmektedir[21].

Parti içi açıklamalar

DTP Van İl Başkanı Veysi Dilekçi aynı ilden Adalet ve Kalkınma Partisi İl Başkanı Mustafa Bilici'yi ziyaretinde PKK ile ilgili bir açıklama yaparak[22]

PKK, bu ülkenin bir gerçeğidir, bunu kabul etmek zorundayız. Bizim PKK ile organik değil, duygusal bağımız var. Çünkü bu ülkede PKK'nin militanlığını yapan insanların aileleri yaşamaktadır. Elbette bu annenin, babanın, kardeşin bir siyasi tercihi olacaktır. Bu insanlar DTP'yi tercih ediyorsa, bu PKK ile bir bağımız olduğu anlamına gelmiyor. PKK'nin militanları bu ülkenin evlatlarıdır. Devlet bunun için bir çözüm gerçekleştirmek zorundadır. Bu gerçek ile partimiz baskı altında tutulup, tecrit edilmektedir. Hükümetin, PKK'nin yaptığı ateşkese ve barış çağrısına cevap vermesini istiyoruz.

demiştir.

DTP'nin eş başkanlarından Emine Ayna partisinin PKK ile ilişkisi iddialarını şöyle açıklamaktadır[23]:

Biz PKK'yi desteklemiyoruz ama terör örgütü olarak ta görmüyoruz. Her ikside Kürt Sorunu'nun barışcıl yollardan çözümlenmesinden yana olup demokratik bir Türkiye Devleti'nden yanadır. Bizi PKK ile birleştiren sadece budur. Bizi ayıran nokta ise PKK'nin silahlı mücadele etmesi, bizim ise barıştan yana olmamızdır. PKK ancak diyalog yoluyla bitirilir.

Genel Başkanlar

Ahmet Türk

Ahmet Türk, 2 Temmuz 1942'de Mardin'de dünyaya geldi. Lise mezunu olan Türk önce HEP ve Demokratik Toplum Partisi'nin kurucu üyesi oldu. 15, 16, 18, 19 ve 23. Dönem Mardin Milletvekili olarak TBMM'ye girdi. 19. Dönem'de Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı olarak görev yaptı. Halkın Emek Partisi Genel Başkanlığı görevinde bulundu. Demokratik Toplum Partisi Genel Başkanlığı görevini halen yürütmektedir.

Aysel Tuğluk

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Serbest avukat olarak çalıştı. Toplumsal Hukuk Araştırmaları Vakfı Yönetim Kurulu Üyeliğinde bulundu. İnsan Hakları Derneği Üyesi ve Yurtsever Kadınlar Derneği Kurucusu oldu. Demokratik Toplum Partisi Eşbaşkanlığı görevini yürüttü. XXIII.Dönem Diyarbakır milletvekilidir. Bekârdır.[25] Abdullah Öcalan'ın eski avukatıdır. Öcalan'ın arkadaşlarından Alaattin Tuğluk’un kız kardeşidir. Ağabeyinin PKK’daki aktif görevleri nedeniyle örgütle ilişkisi eskiye dayandığı iddia edilmektedir.[26]

DTP içindeki ılımlı kanattan olduğu iddia edilen ve Ahmet Türk'le beraber parti içinde "pasif ve uzlaşmacı" olmakla suçlanan Tuğluk, 9 Kasım 2007 tarihindeki DTP Olağanüstü Kongresi’nde eşbaşkanlık görevinden ayrıldı. [27][28][29]

Nurettin Demirtaş

Nurettin Demirtaş, 1972yılında doğdu. PKK'ya üye olmak suçundan on yıl hapis yattı. Cezasını çektikten sonra DTP'ye geçen Demirtaş sağlık sorunları olduğu gerekçesiyle askerliğe elverişsiz raporu alarak askerlikten muaf tutuldu. Büyükhanlı Park Otelde gerçekleştirilen 2. Olağanüstü Büyük Kongredeki seçimlerde ilk iki turda yeterli çoğunluğu sağlayamayan Demirtaş, 3. turda partinin Genel Başkanlığına seçildi. Askerlikten muafı ile ilgili raporun sahte olduğu mahkemece tespit edilip, hakkında tutuklama kararı çıkartıldı. Almanya'ya yaptığı bir geziden sonra Türkiye'ye dönen Demirtaş gözaltına altına alındı ve bir yıl hapis cezasına çarptırıldı. Daha sonra tahliye edilen Demirtaş, bugün Safranbolu'da askerlik yapmaktadır.[30][31][32]

Emine Ayna

Nurettin Demirtaş'ın cezası sebebiyle başkanlık görevi düştü. Bunun üzerine göreve 1 Temmuz 1968'de Diyarbakır'ın Dicle ilçesinde doğan 23. Dönem Mardin milletvekili Emine Ayna getirildi. Ayna lise mezunu olup milletvekilliği görevinden önce Gökkuşağı Kadın Derneği'nin kurucu üyeliği ve kurucu genel başkanlığını yaptı.[33] Emine Ayna'nın da yerine geldiği Nurettin Demirtaş gibi DTP içinde daha sert ve radikal söylemleri savunan şahin kanadın temsilcisi olduğu iddia edilmektedir.[34][35] Nitekim Ayna'nın, PKK'nın ilk silahlı eylemleri olan 1984 Eruh ve Şemdinli Saldırısı'nın yıldönümü olan 15 Ağustos 2008'de Diyarbakır'ın Lice ilçesinde DTP Lice İlçe Örgütü'nün düzenlediği “Hakla dayanışma” etkinliğinde 15 Ağustos 1984'de gerçekleştirilen eylemleri överek katılımcılara "15 Ağustos Zafer Bayramı'nız kutlu olsun" demesi tepkilere sebep olmuştur. [36] Ayna aynı şekilde 2 Aralık 2008'de Muş'un Varto ilçesinde yapılan DTP mitinginde "DTP dışında bir siyasi partiden aday olan Kürt değildir" sözleriyle de gündeme gelmiştir.


Demokratik Sol Parti-Türkiye'de siyasi partiler tarihi


Demokratik Sol Parti (DSP), Rahşan Ecevit tarafından 14 Kasım 1985'te kurulan Türk siyasi partisi.

Tarihçesi

12 Eylül Öncesi - Demokratik Sol'un Temelleri

Demokratik Sol'un temelleri, Ortanın Solu adıyla 1960'ların başında atıldı. 1963'de demokratik işçi hakları için verilen ve kazanılan mücadeleden doğan bu hareket, İsmet İnönü'nün başkanlığını yaptığı CHP'de parti içi muhalefete dönüştü.

Ortanın Solu hareketindeki "sol" sözcüğü parti içinde ve dışında yoğun tepkilerle karşılaştı; fakat hareketi başlatanların direnci Türkiye'deki solculuk anlayışına siyasal meşruluk kazandırdı. Ortanın Solu Hareketi bunu, Marksizm'den farklılığını vurgulayarak yaptı. Hareketi toplumsal ve ulusal özelliklere dayandırarak, inançlara saygılı laikliği benimsediler. Bu sayede halkın güvenini kazandılar.

Bülent Ecevit'in öncülüğündeki Ortanın Solu Hareketi, 1960'ların sonlarında Demokratik Sol adını benimsedi. Bu hareket 12 Mart 1971 Muhtırası'nın ardından adeta bir demokrasi mücadelesine girişerek, askerin siyasete müdahalesine karşı çıktı. Bu konuda İnönü ile ters düşen Ecevit, genel sekreterlik görevinden istifa ederek, parti içinde çalışmalarını daha etkin bir biçimde sürdürdü. Milli Şef parti meclisi seçiminde Ecevit'e yenilerek, bunun üzerine 34 yıllık (11 Kasım 1938 - 8 Mayıs 1972) genel başkanlığını bıraktı.

Ecevit, 14 Mayıs 1972'de Atatürk ve İsmet İnönü'nün ardından Cumhuriyet Halk Partisi'nin genel başkanı oldu. Parti, Ecevit'in genel başkanlığı ve Demokratik Sol akımıyla büyük bir ivme kazanarak yükselişe geçti. Bunun en somut göstergesi dönemin CHP'sinin oy oranlarındaki değişimdir. 1969 Seçimleri'nde CHP'nin oyları %27,37'e kadar gerilemişken, 1973'te %33.30'a, 1977'de %41.38'e yükselmiştir. "Umudumuz Karaoğlan!" sloganları da 1973 Seçimleri'nde atılmaya başlanmıştır.

12 Eylül Sonrası - Demokratik Sol'un Partileşmesi

Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yaptığı 12 Eylül 1980 Darbesi'nin ardından diğer parti başkanlarıyla beraber Bülent Ecevit de siyasetten uzaklaştırıldı ve bir süre gözaltında tutuldu. Daha sonra bütün partilerin ileri gelenleriyle birlikte 10 yıl süreyle siyasete girmesi yasaklandı. Bu sırada gazeteciliğe yaptı ve 21 Şubat 1981'de Arayış dergisini çıkarmaya başladı. Arayış'a ya da başka kanallara verdiği demeçlerden dolayı yargılandı ve cezaevine girdi. MGK, 16 Ekim 1981'de tüm siyasi partilerle birlikte Cumhuriyet Halk Partisi'ni de kapattı.

Ecevit siyasi yasaklıydı ve çevresindeki destekçilerini tek tek kaybetmişti. Bu dönemle ilgili "Mücadelenin güçlüklerini göze alamayanlarla yollarımız ayrıldı." demiştir. Bülent Ecevit, Demokratik Sol söylemi bir partiyle yeniden hayata döndürmek istiyordu. Bunun sonucunda, yasaklı olan Bülent Ecevit'in yerine eşi Rahşan Ecevit 14 Kasım 1985 bu projeyi hayata geçirdi ve Demokratik Sol Parti'yi kurdu. Rahşan Ecevit'in örgütlenme konusunda, kurduğu köylü derneklerinden gelen bir deneyimi vardı. İki odalı bir bodrum katında kurulan partinin gelişiminde rol oynayan etmenlerden biri de budur.

Siyasi Yasakların Kalkışı - Ecevit'in Siyasete Dönüşü

6 Eylül 1987'de siyasi yasakların kalkması yönünde yapılan halkoylaması sonucunda eski siyasetçilerin önündeki siyaset yasağı kalktı. Bunun üzerine DSP'nin başına Bülent Ecevit geçti. Bülent Ecevit'in liderliğinde girilen 29 Kasım 1987 Seçimleri'nde parti 2.044.576 kişinin oyuyla %8.53'lük bir sonuç aldı ve Meclis dışı kaldı. Bu sonucun ardından Ecevit genel başkanlıktan istifa etti.

Boşalan genel başkanlığa 7 Mart 1988'de Necdet Karababa getirildi. Genel başkanlık görevini bir yıldan az sürdüren Karababa'nın görevi bırakmasından sonra, 15 Ocak 1989'da Bülent Ecevit partililer tarafından liderliğe yeniden getirildi. Bu dönemin ardından 26 Mart 1989 yerel seçimlerinde %9,09 oy alan DSP, 20 Ekim 1991 genel seçimlerinde %10.75 alarak TBMM'ye 7 milletvekiliyle girdi. Bu sayı çeşitli istifalarla 4'e düştü.

1995 Seçimleri - Demokratik Sol Parti Solun Birinci Partisi

DSP’nin oyları 24 Aralık 1995 erken genel seçimlerinde %14.64’e, milletvekili sayısı 76’ya yükseldi ve Demokratik Sol Parti solun en büyük partisi konumuna geldi. 6 Mart 1996'da Anavatan Partisi ve Doğru Yol Partisi, Demokratik Sol Parti'nin dışarıdan desteğiyle ANAYOL Azınlık Hükümeti kuruldu. Bu hükümet Refah Partisi'nin verdiği gensoru önergesiyle 28 Haziran 1996'da düştü; yerine DYP ile RP'nin kurduğu REFAHYOL Hükümeti başa geldi. 28 Şubat süreci içerisinde 28 Şubat 1997'de toplanan Milli Güvenlik Kurulu'nun 9 saatlik toplantısı sonunda bu hükümet istifa etmiştir.

28 Şubat'ın Ardından - Demokratik Sol Parti İktidarda

28 Şubat süreciyle birlikte, Demokratik Sol Parti, Anavatan Partisi ve Demokrat Türkiye Partisi ile 30 Haziran 1997'de Mesut Yılmaz'ın başbakanlığında kurulan ANASOL-D Koalisyon Hükümeti'nde yer aldı. 25 Kasım 1998'de Mesut Yılmaz için verilen gensoru önergesinin TBMM'de kabul edildi ve Yılmaz başbakanlıktan istifa etti. ANASOL-D Hükümeti de Ocak 1999'da sona erdi.

Azınlık Hükümeti - Ecevit Yeniden Başbakan

11 Ocak 1999'da ülkeyi seçime götürmek için, diğer partilerin de üzerinde anlaşması üzerine DSP bir azınlık hükümeti kurdu. CHP dışındaki bütün partilerin ve çeşitli demokratik kitle ve sivil toplum örgütlerinin ortak desteğiyle kurulan DSP azınlık hükümeti ile Bülent Ecevit dördüncü kez başbakanlık koltuğuna oturdu.

Yolsuzlukların ve siyasal yozlaşmanın arttığı bir dönemde Ecevit'in dürüst kişiliği ve DSP'nin yolsuzluğa bulaşmamış yapısı toplumda heyecan, umut ve güven yarattı. Böyle bir ortamda bölücü terör örgütü PKK'nın başının Kenya'da CIA ve MİT'in ortak operasyonu ile yakalanması da olumlu atmosferi pekiştirdi. 18 Nisan 1999 Seçimleri'nde DSP oylarını yüzde 14.65'ten yüzde 22,19'a çıkardı ve birinci parti oldu. ANAP ve MHP ile birlikte bir üçlü koalisyon kurdu.

ABD'nin Irak'ı işgaline Ecevit'in karşı çıkması, parti içinde bir bölünmeye neden oldu. Kemal Derviş, Hüsamettin Özkan ve İsmail Cem'in öncülük ettiği bu bölünme sonucunda bir grup DSP'li milletvekili partilerinden istifa etti ve bu kadro, Yeni Türkiye Partisi'ni kurdu. Bu durum, koalisyon hükümetinin geleceğini tehlikeye attı ve MHP lideri Bahçeli'nin erken seçim çağrısı ile seçime 1 buçuk yıl kala bir erken seçime gidildi. Üçlü koalisyon hükümeti sırasında yaşanan ekonomik krizin etkileri yeni yeni sarılmışken ve yapılan reformların olumlu sonuçları henüz hissedilmemişken gidilen erken seçim sonucunda DSP ve diğer koalisyon ortakları yüzde 10'luk seçim barajını geçemedi.

24 Temmuz 2004 yılında toplanan DSP 6. Olağan Kurultayı'nda Zeki Sezer DSP Genel Başkanlığına seçildi. Demokratik Sol Parti, 22 Temmuz 2007 Genel Seçimlerine katılmadı. Bu seçimlerde, CHP listesinden aday olan 13 DSP'li, milletvekili seçilerek, parlamentoya girdi. [1]

Genel Başkanları

  • Rahşan Ecevit (14 Kasım 1985 - 1987)
  • Bülent Ecevit (1987 - 7 Mart 1988)
  • Necdet Karababa (7 Mart 1988 - 15 Ocak 1989)
  • Bülent Ecevit (15 Ocak 1989 - 25 Temmuz 2004)A
  • Zeki Sezer (25 Temmuz 2004 - Günümüz)

1985 yılında Rahşan Ecevit ilk genel başkan oldu. 1987 yılında, bazı liderlerin siyaset yasağı kalkınca, Bülent Ecevit genel başkanlığa aday oldu ve seçildi.

29 Nisan 2001'de yapılan 5. Olağan Büyük Kurultayında Bülent Ecevit 963 oyla yeniden genel başkan seçilirken, rakibi Sema Pişkinsüt 68 oy aldı. 35 oy geçersiz sayıldı. Bu kurultayda genel başkanlığa adaylığını koyan Aydın Milletvekili Sema Pişkinsüt'ün Kurultay öncesi gerginlik yaratıcı bir üslup kullanarak Ecevit'e yüklenmesi sonucu kurultay gergin geçti.

2002 seçimlerinden sonra, Bülent Ecevit 2004 yılında parti liderliğini bıraktı. Aynı yıl yapılan kongrede DSP'den Ankara milletvekili Zeki Sezer genel başkan seçildi.

Siyasi ideoloji

DSP siyasi yelpazede merkez solda yer alan, parlamenter düzene ve anayasaya bağlı olan demokratik sol bir partidir. Demokratik sol öğeleri bünyesinde barındırmakla birlikte Marksizm'den uzak bir ideolojisi vardır. DSP ideolojisi marksizmden kaynaklanmayan yerli bir söylemdir.

Parti programı

Demokratik Sol Parti Meclisi'nin 3 Ekim 2003 tarihli toplantısında günün koşullarına göre yenilenmek için ele alınan programın tam metni, 6 Ekim 2003 Pazartesi günü açıklanmıştır. Program; küreselleşme, kayıtdışı ekonomi, emek-sermaye ilişkisi, üretim, girişimcilik, işsizlik, kültür, bilgi toplumu, uzay teknolojisi, kamu yönetimi ve “yerel yönetim anlayışı”, sendikalaşma ve “üniversitelere bakış açısı” gibi çok sayıda konuyu içermektedir.

Demokrat Parti (2007)-Türkiye'de siyasi partiler tarihi,


Demokrat Parti, 27 Mayıs 2007 tarihinde 1983 yılında kurulmuş olan Doğru Yol Partisi'nin Büyük Anadolu Oteli'nde yaptığı 2. Olağanüstü Genel Kongresi'nde adını ve logosunu değiştirmesiyle oluşan Türk siyasi partisi.

Mehmet Ağar'ın Genel Başkanlığı'nda isim değişlikliği yapılmıştır. İsim değişikliğinin temel nedeni olarak Türk sağını tek çatı altında toplamak gösterilmiş; Anavatan Partisi'nin kendisini DP'ye katması düşünülmüştür.

Bu sayede merkez sağda bir alternatif yaratma planlanmıştır. Burada eşbaşkanlık sistemi uygulanmak istenmiş; fakat daha sonra bu birleşme Mehmet Ağar ile Anavatan Genel Başkanı Erkan Mumcu arasında çıkan anlaşmazlık sonucu gerçekleşememiştir. Bu durum dolayısıyla Anavatan seçime girememiş, DP seçime tek başına girmiştir. Merkez sağa yakın seçmenler üzerinde hayal kırıklığı yaratan bu durum sandığa yansımış; DP 22 Temmuz seçimleri %5.4 oy oranı almıştır. Genel Başkan Mehmet Ağar %9'larda aldığı DYP'yi %4 puan aşağıya çekmesi üzerine görevinden istifa etmiştir.

6 Ocak 2008 tarihinde yapılan DP 4. Olağanüstü Büyük Kongresi’nde parti genel başkanlığına 3. turda geçerli 800 oyun 529'unu alarak Süleyman Soylu seçilmiştir. Diğer aday Çağrı Erhan ise 271 oyda kalmıştır.[1]15 Kasım 2008'de gerçekleştirilen Nevval Sevindi ve Refaiddin Şahin'in de aday olduğu DP 9. Olağan Kongresi'nde 993 oy geçerli oyun 922'sini alan Soylu, genel başkanlığa yeniden seçilmiştir.

Doğru Yol Partisi

Doğru Yol Partisi kısaca DYP, Demokrat Parti (DP) ve Adalet Partisi (AP)'nin devamı olarak kabul edilen siyasal parti. 1983'te Adalet Partisi'nin devamı olarak kurulmuş, 2007'de Demokrat Parti adını almıştır.

DYP, 1983 yılında kurulduğunda Genel Başkanlığında Ahmet Nusret Tuna vardı ve ancak 1 ay kadar partiye başkanlık etti. Ardından Yıldırım Avcı başkanlığa geldi ve 1985'teki olağan kurultayda Hüsamettin Cindoruk'a başkanlık görevini bıraktı. Hüsamettin Cindoruk ise 1987 yılında siyasi yasakların kalkması üzerine Süleyman Demirel'in genel başkanlığa geçmesi amacıyla istifa etmiştir ve bununla beraber Süleyman Demirel genel başkanlığa seçilmiş ve 6 yıl boyunca (1987-1993) genel başkanlıkta kalmıştır. 1987'de %19,14 oyla meclise giren DYP, 1991'de %27,03 oy ile 1.parti konumuna gelmiş ancak tek başına iktidara gelebilecek kadar oy alamadığından Erdal İnönü'nün Genel Başkanlığında bulunduğu Sosyaldemokrat Halkçı Parti (SHP)ile koalisyon kuruldu ve Süleyman Demirel'in başkanlığında 49. hükümet kurulmuş oldu ve 1993'ün 14 Haziran'ına kadar devam etti çünkü 17 Nisan 1993'te cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın vefat etmesi üzerine 16 Mayıs 1993'te Süleyman Demirel cumhurbaşkanlığına seçilmiş ve hükümet de Mehmet Gölhan'ın vekaleten başkanlığını yapmasıyla devam etmiş oldu. Genel Başkanlığa, Milli Eğitim Bakanı Köksal Toptan, İçişleri Bakanı İsmet Sezgin ve Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Tansu Çiller adaylıklarını koydular ancak ilk turda yeterli oyu alamamasına karşın Tansu Çiller'in yüksek oy alması diğer adayların adaylıktan çekilmelerine sebep olmuş ve 13 Haziran 1993'te Genel Başkanlığa Tansu Çiller seçilmiştir ve 14 Haziran'da, Süleyman Demirel de 50. hükümeti kurma görevini Tansu Çiller'e vermiştir. Bundan sonra DYP,Tansu Çiller'in başbakanlığında bulunduğu aralıksız üç hükümeti görmüştür. Ancak 24 Aralık 1995'te yapılan seçimler sonucu %19,18 ile koltuk bakımından 2.parti(135 Mv.),oy bakımından ise 3.parti olan DYP 6 Mart 1996'da ANAP ile koalisyona katılmış fakat bu hükümet kısa ömürlü olmuş ve Refah Partisi'nin(RP) verdiği gensoru önergesiyle 28 Haziran 1996'da düşürülmüş, yerine DYP ile 1.parti konumundaki RP'nin kurduğu REFAHYOL hükümeti başa gelmiştir. Bu dönemde görülen en önemli olay 28 Şubat Kararları'dır bu kararlar ordunun MGK'nın 9 saatlik toplantısında verilmiş ve bu 28 Şubat Kararlarının ardından hükümet istifasını vermiştir yani bir diğer deyişle Postmodern Darbe olmuştur. (Postmodern darbe denmesinin sebebi ordu tamamiyle devlet işlerine el koymamış ancak bir bildirgeyle hükümeti istifaya zorlamıştır ve tanklar burada bir uyarı anlamına gelmektedir çünkü 1997'de Tokat'ta tanklar uyarı amacıyla yollarda dolaşmıştır)

Bu olayların ardından ANAP-DSP-DTP koalisyonu(ANASOL-D)kurulmuştur ve DYP muhalefete geçmiştir. 18 Nisan 1999 yılında yapılan seçimlerde %12 oy ile 5.parti olarak meclise giren DYP, 3 Kasım 2002 tarihinde yapılan seçimlerde %10'luk seçim barajını kılpayıyla geçememiştir(%9,54 oy ile)ve bunun ardından Tansu Çiller bundan sonraki parti kurultaylarında genel başkanlığa aday olmayacağını açıkladı ve yerini üst üste iki dönem (DYP'den ayrıldıktan sonra)Elazığ Bağımsız milletvekili seçilen K. Mehmet Ağar Genel Başkanlığa seçilmiş oldu. 5 Mayıs 2007 günü DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar ve Anavatan Genel Başkanı Erkan Mumcu iki partinin Demokrat Parti adı ile bütünleşmesi konusunda protokol imzaladılar. 27 Mayıs 2007 günkü kongrede partinin adı Demokrat Parti olarak değiştirilerek DYP kapatıldı. Bir gün sonra eski partililer tarafından Çetin Özaçıkgöz'ün Kurucu Başkanlığında Doğru Yol Partisi tekrar kuruldu. 25 Ağustos 2007 deki büyük kongrede Çetin Özaçıkgöz tekrar Genel Başkan seçildi.Şu Andaki Genel Başkanı'ı Av.Çetin Özaçıkgöz'dür.

29 Mart 2009 Pazar

Cumhuriyet Halk Partisi (1992)-Türkiye'de siyasi partiler tarihi


Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu, İsmet İnönü ve Bülent Ecevit'in genel başkanlığını yaptığı, 12 Eylül Darbesi'nin ardından kapatılan Cumhuriyet Halk Partisi'nin adıyla; darbe öncesinde düzenlenen son kurultaydaki 1538 delegeden 1338'inin katılımı ve oy birliği ile 9 Eylül 1992'de kurulan Türk siyasi partisi. CHP, 1980 Darbesi sonrasında kapatılan siyasi partilerin aynı ad, rumuz, amblem, rozet ve benzeri işaretleri kullanarak yeniden açılabilmesine izin veren 19 Haziran 1992 tarih ve 3821 sayılı yasaya dayanarak kurulmuştur.
Konu başlıkları


1 Tarihçesi
1.1 Açılmadan önceki dönem
1.2 Kuruluş sonrası gelişmeler
1.3 Sosyaldemokrat Halkçı Parti'yle birleşmesi
1.4 Türkiye Büyük Millet Meclisi dışında kaldığı dönem
1.5 Ana muhalefet partisi oluşu
1.6 22 Temmuz 2007 Seçimlerinin ardından
2 Cumhuriyet Halk Partisi ve seçimler
2.1 Milletvekili genel seçimleri
2.2 Yerel seçimler
3 Genel Başkanları
4 Kaynakça ve dipnot

Tarihçesi
Açılmadan önceki dönem
12 Eylül Askeri yönetimi ülkedeki tüm siyasi faaliyetleri yasaklamıştı.Büyük gözaltılar,siyasi davalar yaşandı.Bu arada yeni anayasanın hazırlıkları da sürüyordu.nihayet 7 Kasım 1982'de anayasa halkoyuna sunuldu ve %91.3 oyla anayasa kabul edildi.Aynı oylamayla MGK ve Devlet Başkanı Kenan Evren de 7.cumhurbaşkanlığına seçildi.Seçimlerin 6 Kasım 1983'te yapılacağı açıklandı ve 1983 ortalarında siyasi faaliyetler serbest bırakıldı ancak MGK işleri sıkı tutuyordu.Partiler kurulurken MGK'ya kurucuları veto etme yetkisi verildi.
Bu yüzden kapatılan CHP'nin tabanına hitap eden Erdal İnönü'nün kurduğu SODEP seçimlere katılamadı.Öte yandan Adalet Partisi'nin ardılı olarak kurulan Büyük Türkiye Partisi ve Doğru Yol Partisi de vetolardan nasibini almıştı.Seçimlere Turgut Özal'ın başında bulunduğu ANAP,Necdet Calp'in başında bulunduğu Halkçı Parti ve Turgut Sunalp'in Milliyetçi Demokrasi Partisi katıldı.6 Kasım 1983 seçimleri sonucunda ANAP %45 oy alarak tek başına iktidara geldi ve Turgut Özal yeni hükümeti kurdu.(ANAP:212,HP:117,MDP:71 ) CHP seçmenine seslenen Halkçı Parti %30 oy almıştı.

24 Mart 1984 yerel seçimlerini de ANAP kazandı.Bu defa SODEP ve DYP'de seçimlere katıldı.SODEP,ANAP'ın ardından ikinci sırayı aldı.CHP oylarının SODEP'te toplanacağı anlaşılıyordu. [6] 13 Nisan 1984'te toplanan SODEP 1.Küçük Kurultayı'nda Genel Başkan Erdal İnönü solda tek çatının şart olduğunu söyledi.Temmuz ayında SODEP lideri İnönü ve HP lideri Necdet Calp birleşme konusunda prensipte anlaştıklarını açıkladılar.1985 Haziran ayında Aydın Güven Gürkan Halkçı Parti genel başkanı seçildi ve birleşmeden yana olduğunu açıkladı.Hatta Gürkan birleşmeye 1985 yılında son CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit'in eşi Rahşan Ecevit tarafından kurulan Demokratik Sol Parti'nin de dahil olmasını istedi ancak ret cevabı aldı.
26 Eylül 1985'te Gürkan ve İnönü SODEP-HP birleşme protokolünü imzaladılar ve yeni partinin adını Sosyaldemokrat Halkçı Parti olarak açıkladılar.HP kurultay toplanarak partinin adı SHP olarak değiştirildi.Ardından toplanan SODEP kurultayında parti feshedildi ve SHP'ye katıldı.30 Mayıs 1986'da SHP 1.Kurultay toplandı ve Erdal İnönü genel başkan seçildi.İnönü daha sonra 26 Eylül 1986'da yapılan araseçimlerde milletvekili seçilerek TBMM'ye girdi.SHP bu seçimlerde %22 oy almıştır.

6 Eylül 1987'de ANAP iktidarı 12 Eylül idaresince getirilen siyasi yasakların kaldırılması için referanduma gitti. Kılpayı bir farkla yasakların kaldırılması kabul edildi.(EVET:%50.1,HAYIR:%49.8) Başbakan Turgut Özal daha bu sonuç ortaya çıkmadan önce Kasım ayında erken seçime gidileceğini açıkladı.13 Eylül'de Bülent Ecevit DSP'nin başına geçti. Süleyman Demirel de DYP başkanlığını devraldı.

29 Kasım 1987 genel seçimlerinde ANAP ikinci kez tek başına iktidara geldi,oy oranı düşmüştü ama çoğunluğu yine de kazanabilmişti.ANAP bu seçimlerde %36 oy alarak 292 milletvekili kazandı.SHP %24 ile 99 ,DYP ise %19 oyla 59 milletvekilliği kazandı. [8] Bülent Ecevit'in başına geçtiği DSP %8.5 oy almış ancak %10 barajını aşamayarak meclis dışında kalmıştı.Aynı şekilde MÇP ve RP'de TBMM dışında kaldı. Ecevit bu sonucun ardından bir süre siyasetten çekildi.
25 Haziran 1988'de Erdal İnönü SHP genel başkanlığına yeniden seçildi. Ancak partiye Deniz Baykal grubu hakim oldu. Deniz Baykal SHP genel sekreteri seçildi. 26 Mart 1989 yerel seçimlerinde SHP kazandı.SHP;İstanbul,Ankara ve İzmir belediye başkanlıklarıyla 39 ilin belediye başkanlığını kazanmıştı ayrıca il genel meclisi seçimlerinde %28.8 oy almayı başarmıştı. [9] SHP ve DYP ANAP iktidarının meşruiyetini kaybettiğini halıkn desteğini yitirdiğini ve bu nedenle genel seçimlerin yenilenmesi gerektiğini savunmaya başladılar. Turgut Özal 9 Kasım 1989'da Kenan Evren'den boşalan cumhurbaşkanlığına SHP ve DYP'nin muhalefetine rağmen seçildi. 12 Aralık 1990'da İnönü ile Demirel buluştu, ortak bildiri imzalayarak erken seçim istediler. Bu arada SHP içinde İnönü-Baykal mücadelesi yaşanıyordu. Eylül 1990'da Genel Başkan Erdal İnönü ile anlaşmazlığa düşen Genel Sekreter Deniz Baykal bu görevinden istifa etti. 29 Eylül 1990'daki SHP 6.Olağanüstü Kurultayında Erdal İnönü ve Deniz Baykal karşı karşıya geldi. Ancak İnönü 504 oyla genel başkanlık seçimini kazandı.Deniz Baykal ise 405 oy aldı.SHP Genel Sekreterliği'ne Hikmet Çetin seçildi. Ancak parti içinde Baykal'ın muhalefeti bitmedi. Haziran 1991'deki olağan kurultayda İnönü-Baykal bir defa daha karşı karşıya geldi. Ancak bu kez de kazanan İnönü oldu,üçüncü tur oylamada İnönü 534,Baykal 451 oy aldı. SHP'nin 44 kişilik parti meclisine Baykal listesinden 15,İnönü listesinden ise 28 kişi seçildi. Hikmet Çetin Tekrar genel sekreter seçildi.

Turgut Özal'ın cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından ANAP içinde de iktidar mücadelesi yaşanıyordu. Mesut Yılmaz Haziran 1991'de ANAP genel başkanı seçildi ve parti Ekim'de erken seçimlere gidilmesini kararlaştırdı.

20 Ekim 1991 seçimlerini DYP kazandı.(DYP:178,ANAP:115, SHP:88,RP:62,DSP:7) [10]
DYP %27 oy almıştı,SHP %20 oy alabilmiş ve üçüncü sıraya gerilemişti, 1989 yerel seçimlerinde elde edilen başarı bu defa çok uzaktaydı.Bu en fazla parti içi muhalefetin işine yarayacaktı. SHP seçimlere Halkın Emek Partisi (HEP) ile birlikte katıldı.Seçimlerden sonra TBMM açılışında Kürt kökenli milletvekillerinin Kürtçe yemin etmeye kalkışması ortalığı karıştırdı. 21 Mart 1992 Nevruz Bayramı'nda çıkan olaylar sonucunda da SHP içindeki HEP kökenliler partiden istifa ettiler. HEP hakkında kapatma davası açılınca DEP kuruldu ancak her ikiside daha donra kapatıldı.(11 Mayıs 1994'te HEP ve DEP mensupları HADEP'i kurdular)
Hükümeti kurma görevi DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel'e verildi.Demirel DYP-SHP koalisyon hükümetini 20 Kasım 1991'de kurdu.SHP Genel Başkanı Erdal İnönü Başbakan Yardımcılığı görevini almıştı.

25-26 Ocak 1992'deki 7.Olağanüstü Kurultay öncesinde Deniz Baykal ve İsmail Cem birlikte Yeni Sol adlı bir kitap yayımladıladılar.SHP'nin yeniden yapılandırılmasını öngördüler.7.Olağanüstü Kurultayda İnönü ,Baykal'ı bir kez daha yendi ve genel başkanlığa seçildi.

Kuruluş sonrası gelişmeler

Haziran 1992'de 12 Eylül rejiminin ürünü eski siyasi partilerin aynı adla tekrar açılmasını engelleyen yasa kaldırıldı.Eski partilerin açılabilmesi sağlandı.Bu karar en fazla CHP tabanını etkiledi.3 Mayıs 1992'de CHP'nin hayatta olan son Genel yönetim Kurulu üyeleri bir bildiri yayımladılar.Cumhuriyet Halk Partisi yeniden açılıyordu.Bildirinin altında imzası bulunanlar şu isimlerdir: Erol Tuncer, Hayrettin Uysal, Altan Öymen, Metin Somuncu, Metin Tüzün, Erdoğan Bakkalbaşı, Coşkun Karagözoğlu, Orhan Akbulut, Avni Gürsoy, Güler Gürpınar, Mehmet Gümüşlü, Hayri Öner, Celal Doğan, Nebil Oktay, Nail Atlı, Mehmet Dedeoğlu, Çetin Bozkurt, Hüseyin Doğan, İlyas Kılıç, İsmet Atalay, Orhan Vural.
CHP tabanı bu bildiriyle hareketlendi,12 Eylül öncesi gençlik kolları bir araya geldi.Cumhuriyet Halk Partisi'nin doğum tarihi de belirlenmişti:9 Eylül 1992
9 Eylül 1992'de CHP 25.kurultayı 1980 öncesinde son kurultaya katılan delegelerle toplandı.Parti tekrar açılmıştı.Deniz Baykal ve Erol Tuncer'in girdiği genel başkanlık yarışını 679 oyla Deniz Baykal kazandı.Tuncer 425 oy alabildi.Böylece Deniz Baykal; Atatürk,İnönü ve Ecevit'ten sonra dördüncü CHP genel başkanı oluyordu.CHP'nin maksadı diğer iki sol partiyi de bünyesine alarak tek güç haline gelmekti ancak SHP Genel Başkanı İnönü birleşmenin SHP'de olmasını istiyordu,Ecevit ise işbirliğine yanaşmıyor ve DSP ile yola devam edeceğini açıklıyordu.Erdal İnönü de SHP'de birleşelim dedi. 15 Mart 1993'de ilk parti meclisinde genel sekreterliğe Ertuğrul Günay seçildi. Genel başkan yardımcıları İsmail Cem, Erol Çevikçe, Hasan Fehmi Güneş,Adnan Keskin, İstemihan Talay, Ali Topuz'du.İlk etapta 21 milletvekili SHP ve DSP'den ayrılarak anayasanın parti değiştirme engelini aşmak için Bütünleşme Partisi ni kurdular ve bu partinin daha sonra CHP'ye katılmasıyla CHP,TBMM'de grup kurmayı başardı.
9 Eylül 1992'de, 1979'da toplanan son kurultay delegelerinin büyük çoğunluğunun katılımı ve oybirliği ile tekrar açılan parti, kurucusu ve ilk genel başkanı Atatürk'ün vasiyeti ile tasarruf haklarını CHP'ye terkettiği, Türkiye İş Bankası'nın bir bölüm hissesinin de sahibidir. CHP'nin tasarruf hakkına sahip olduğu %28,1'lik orandaki bu banka hisselerinin kazancı Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu'na aktarılmaktadır.

1993 yılı Türkiye açısından oldukça önemli olayların yaşandığı bir yıl oldu.24 Ocak 1993 günü Cumhuriyet Gazetesi yazarı Uğur Mumcu öldürüldü.Suikast uzun yıllar boyunca karanlıkta kaldı.Ancak siyasette bütün taşları yerinden oynatacak gelişme Nisan ayında yaşandı.17 Nisan 1993'te Cumhurbaşkanı Turgut Özal vefat etti.Cumhurbaşkanının kim olacağı merakla beklenmekteydi.DYP Genel Başkanı ve Başbakan Süleyman Demirel cumhurbaşkanlığına aday oldu ve 16 Mayıs 1993'te yapılan üçüncü tur oylamada koalisyon ortağı SHP'nin desteğiyle dokuzuncu cumhurbaşkanlığına seçildi.CHP bu seçimlerde İsmail Cem'i aday göstermiştir.Bu gelişmeyle DYP-SHP hükümeti de sona ermiş bulunuyordu.3 Haziran 1993'te Tansu Çiller,DYP Genel Başkanı seçildi.6 Haziran'da ise SHP Genel Başkanı İnönü Eylül ayındaki kurultayda siyaseti bırakacağını açıkladı.25 Haziran'da 1991'de kurulan DYP-SHP hükümeti Tansu Çiller başbakanlığında tekrar göreve geldi.2 Temmuz 1993'te yaşanan sivas olayları ve 37 aydının Madımak Oteli'nde yakılarak katledilmesi ülkeyi iyice gerdi.SHP olaylara karşı ilgisiz kalmakla suçlanmaktaydı.Eylül ayındaki kurultayda Murat Karayalçın, SHP'nin başına geçti.

Sosyaldemokrat Halkçı Parti'yle birleşmesi
26 Mart 1994 yerel seçimlerine aynı kulvardaki SHP,DSP ve CHP ayrı ayrı girdi. Sonuç tek kelimeyle hüsrandı. Çünkü 3 sol partide toplam ancak %25 oy alabilmişti. Bir önceki seçimde kazanılan büyük kentler Refah Partisi'ne teslim edilmişti. [12] CHP bu seçimlerde sadece %4.7 oranında oy alabildi. Sol oylar gitgide eriyordu ve birleşmekten başka çare yoktu. 18 Şubat 1995'te toplanan kurultayda 1003 delege birleşmenin CHP, 635 delege de SHP çatısı altında olması yönünde oy kullandı. Bunun üzerine hemen toplanan SHP Kurultayı'nda 121'e karşı 508 oy ile parti feshedildi ve CHP'ye katılım kararı alındı. Hikmet Çetin oybirliğiyle CHP Genel Başkanı seçildi. Çetin, CHP'nin 5. Genel Başkanı oldu. Birleşme sürecinde CHP Genel Sekreteri Ertuğrul Günay, partiden istifa etti, yerine Adnan Keskin getirildi. Birleşmeden sonra 25 Şubat'ta yapılan seçimde Adnan Keskin Genel Sekreter oldu.
9 Eylül 1995'deki kurultayda ise Deniz Baykal genel başkanlığa tekrar seçildi .30 Ekim'de DYP ve CHP bir koalisyon hükümeti kurdu. Bu hükümette CHP Genel Başkanı Deniz Baykal Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı olarak yer aldı. TBMM seçimlerin 24 Aralık 1995'te yenilenmesi kararı aldı. CHP bu seçimde kılpayı %10 barajını aşarak TBMM'ye girdi. Seçimlerin galibi ise Necmettin Erbakan'ın başında bulunduğu Refah Partisi olmuştu. RP %21.3 oyla 158 milletvekili kazanmıştı. (DYP:135,ANAP:132,DSP:76,CHP:49).CHP %10.71 oyla ancak 49 milletvekili elde edebilmişti. Diğer tarafta DSP %14.64 oy almıştı. Seçimlerden sonra öncelikle Mesut Yılmaz başbakanlığında ANAP-DYP koalisyonu kuruldu ancak hükümetin güvenoylaması Anayasa Mahkemesi tarafından reddedilip iptal edilince başbakanlık görevini alan Necmettin Erbakan Haziran 1996'da DYP ile Refahyol koalisyonunu kurdu. RP rejim karşıtı güçlere cesaret verici uygulamalar yönelince 28 Şubat 1997'de hükümet MGK'da uyarıldı. Haziran 1997'de de Erbakan istifa etti. RP daha sonra kapatıldı.

ANAP-DSP-DTP koalisyonu kuruldu. CHP bu koalisyona dışarıdan destek verdi. Ancak 1998 Kasım ayında Türkbank ihalesi yolsuzluğuna Başbakan Mesut Yılmaz'ın adı karışınca CHP hükümete gensoru verdi ve koalisyon düşürüldü. Uzun süren hükümet çalışmaları sonucunda DYP,DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit başbakanlığında kurulacak bir azınlık hükümetine destek vereceğini açıkladı ve Ecevit 11 Ocak 1999'da 21 yıl sonra tekrar başbakan oldu. Başbakanlığı sırasında yıllardır Türkiye'de kan döken terör örgütü PKK'nın başı Abdullah Öcalan Kenya'da yakalanarak Türkiye'ye getirildi. Bu olay soldaki DSP'ye seçimlere gidilirken büyük prestij sağladı.

Türkiye Büyük Millet Meclisi dışında kaldığı dönem
18 Nisan 1999 günü yapılan seçimlerde Bülent Ecevit'in DSP'si %22.18 oy alarak 136 milletvekili kazandı ve birinci parti oldu. ( MHP:129, FP:111, ANAP:86, DYP:85,BĞM:3). [14] Sol oyların bu şekilde DSP'de toplanması CHP'yi askeri darbeler dönemi dışında ilk defa meclis dışına itti. CHP %8.71 oy almış ancak %10 barajını geçemediği için TBMM dışında kalmıştı. Seçimlerden sonra koalisyon pazarlıkları başladı ve 28 Mayıs 1999'da Bülent Ecevit başbakanlığında DSP-MHP-ANAP koalisyon hükümeti kuruldu.

Deniz Baykal seçim yenilgisinden kendisinin sorumlu olduğunu belirterek 22 Nisan 1999'da genel başkanlıktan istifa etti. 22 Mayıs 1999'da toplanan IX.Olağanüstü kurultayda Altan Öymen genel başkanlığa seçildi. Haziran ayındaki X.Olağanüstü Kurultay parti meclisi seçimleri içindi. Tarhan Erdem genel sekreter seçildi.

Deniz Baykal'ın CHP ile ayrılığı kısa sürdü. Bir yıl sonra 30 Eylül 2000 tarihinde toplanan XI.Olağanüstü kurultayda Baykal genel başkanlığa döndü . CHP genel sekreterliğine ise Önder Sav seçildi.

CHP ,TBMM dışında olmasına rağmen iktidardaki koalisyona karşı muhalefetini sürdürdü. Özellikle Şubat 2001 krizinden hükümeti sorumlu tutarak muhalefetini şiddetlendirdi. 2002 yılı Mayıs ayında koalisyonun başbakanı Ecevit rahatsızlandı. Ekonomik gidişat zaten krizler nedeniyle iyi değildi. Ekonomi 2001 krizinden sonra ABD'den gelen iktisatçı Kemal Derviş'e teslim edilmişti. Başbakanın sağlık durumunun bozulması koalisyonda sarsıntıya neden oldu. Yaz aylarında koalisyon ortağı MHP ,kendisinin bulunmadığı hükümet modelleri konuşulmaya başlanınca 3 Kasım 2002'de erken seçime gidilmesini talep etti. Koalisyonun büyük ortağı DSP'de ise Ecevit'in rahatsızlığından kaynaklanan iktidar mücadelesi partiyi böldü.DSP grubunun yarısı partiden ayrılarak İsmail Cem genel başkanlığında Yeni Türkiye Partisi'ni kurdu. Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş önceleri YTP içinde siyaset yapacağının sinyallerini versede Ağustos ayında CHP'ye katıldı. TBMM Ağustos ayında toplanarak hem 3 Kasım'da erken seçim kararı aldı hem de Avrupa Birliği uyum yasalarını çıkardı. CHP 3 Kasım seçimlerine umutlu gidiyordu.Kemal Derviş'in partiye katılımı ivme kazandırdı. Öte yandan Türk-İş başkanı Bayram Meral, sanatçı Zülfü Livaneli, İlahiyatçı Prof.DrYaşar Nuri Öztürk de partiye katıldılar ve milletvekili adayı oldular.

Ana muhalefet partisi oluşu
3 Kasım 2002 genel seçimlerinde Recep Tayyip Erdoğan'ın başında olduğu Ak Parti tek başına iktidara geldi. Ak Parti seçimlerde %34.4 oyla 363 milletvekilliği kazandı. CHP %19.39'la 178 milletvekilinde kaldı. Geri kalan üyelikleri bağımsızlar kazandı. Diğer partilerin hiçbiri %10 barajını aşamadı. [15] TBMM yanlızca iki partiden oluşuyordu. (Aralık ayında seçim kurulu Siirt ilindeki seçimleri iptal etti ve 1 Ak Parti,1 CHP,1 de bağımısız 3 milletvekilinin üyeliği düştü. 9 Mart 2003'te Siirt'te seçimler yenilendi ve 3 milletvekilliğini de Ak Parti kazandı.) İktidardaki Ak Parti'nin genel başkanı Recep Tayyip Erdoğan milletvekili seçilmekten yasaklı olduğu için hükümeti Ak Parti Kayseri milletvekili Abdullah Gül kurdu.Tayyip Erdoğan'ın siyasi yasağının kalkması için mecliste yapılan anayasa değişikliğine CHP destek verdi.Erdoğan 9 Mart'ta Siirt'ten milletvekili seçilerek 15 Mart'ta başbakanlık koltuğuna oturdu.

Ana muhalefetteki CHP ile iktidardaki Ak Parti arasındaki ilk ciddi tartışma 1 Mart günü tezkere oylamasında ortaya çıktı.ABD,Irak'ı işgal etmek niyetindeydi ve bu yüzden Türkiye topraklarını kullanmak istiyordu.CHP buna şiddetle karşı çıktı,Ak Parti içinde de ciddi bir muhalefet vardı.1 Mart günü CHP ve Ak Parti'li bir grup milletvekilinin oylarıyla hükümet tezkeresi reddedildi.
2003 yılı Ekim ayında yapılan 30.Kurultayda Baykal ve ekibi tekrar seçildiler. Tüzük değişikliği sert tartışmalara sebep olsa da kabul edildi.Kemal Derviş parti meclisine girdi.28 Mart 2004 yerel seçimlerinde CHP başarılı olamadı. Ak Parti %41 oy alırken CHP sadece % 18 oy almıştı. İllerin büyük çoğunluğunda belediye başkanlıklarını Ak Parti kazandı. Yıllardır CHP'nin kalesi olarak nitelendirilen bölgelerde bile iktidar partisi kazanmıştı. Gerçi 1999 yerel seçimlerine göre CHP%13 olan oyunu %18'e çıkarmıştı [16] ama Baykal'a karşı muhalefet oldukça gergindi. Muhalefetin başında ise İstanbul Şişli ilçe belediye başkanlığına %65 oy alarak seçilen Mustafa Sarıgül bulunuyordu. Sarıgül CHP'yi iktidara taşıyacağı söylemiyle Anadolu'yu dolaşmaya başladı. Elbette bu eylem genel merkezi rahatsız etti ve genel başkan Deniz Baykal 3 Temmuz 2004'te XII.Olağanüstü kurultayı topladı,delegelerden güvenoyu istedi.781 oyla güvenoyu alan Baykal, Sarıgül'e karşı güçlenmişti. Ayrıca 24 Ekim 2004'te Yeni Türkiye Partisi kendisini feshetti ve CHP'ye katıldı. Sarıgül ise muhalefetini sürdürdü.CHP adına mitingler ve toplantılara devam etti. Bunun üzerine yönetim Sarıgül'ü disiplin kuruluna sevketti. Kurul Sarıgül'ün ihracını 7'ye karşı 8 oyla reddetti. Genel Başkan Deniz Baykal kararın rüşvetle alındığını belirterek 29 Ocak 2005'te Olağanüstü Kurultayı toplayacağını söyledi. Kurultay öncesinde üç isim başkanlığa aday olarak ortaya çıktı: Baykal,Sarıgül ve Livaneli. Daha sonra Livaneli adaylıktan çekildi. Baykal ve Sarıgül'ün hesaplaştığı 13.Olağanüstü Kurultay çok gergin geçti. Büyük kavgalar çıktı,yaralanmalar yaşandı. Baykal ve Sarıgül arasında çok şiddetli tartışmalar yaşandı. Sonuçta Baykal 674 oyla güven tazeledi. Kurultay sonrası partiden istifalar oldu ancak meclis grubunun büyük kısmı partide kaldı. İstifa eden milletvekillerinin bir kısmı bağımsız kalırken bir kısmı da SHP'ye geçti. 19-20 Kasım 2005'te toplanan 31.Olağan Kurultayda Deniz Baykal 1158 oyun tamamını alarak genel başkanlığına devam etti.

CHP iç çalkantılar yaşarken bir yandan da Ak Parti iktidarına karşı da sert muhalefet yapıyordu.Özellikle Avrupa Birliği'ne verilen tavizler,yanlış ekonomik ve sosyal politikalar,yapılan özelleştirmeler,kadrolaşma ve laiklik konularında iktidarla büyük tartışmalar yaşandı.Deniz Baykal ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan arasında gerek TBMM'de gerekse diğer platformlarda büyük çekişme vardı.2006 yılı sonunda seçimlerin yenilenmesi konusunda CHP çaba gösterse de Ak Parti buna yanaşmadı.CHP 2007 Nisan ayındaki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Erdoğan'ın adaylığına şidettle karşı çıkmaktaydı.CHP bu yolda bütün anayasal hakların kullanılacağını belirtti. 24 Nisan 2007 günü AKP cumhurbaşkanı olarak Abdullah Gül'ü belirleyince CHP bu konuda uzlaşılmadığı için TBMM'de yapılacak seçimi Anayasa Mahkemesi'ne götüreceğini açıkladı. 27 Nisan 2007 günkü oylamada 367 milletvekili bulunmayınca CHP mahkemeye başvurdu ve Anayasa Mahkemesi 1 Mayıs 2007 günü CHP'yi haklı görerek 11.cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk tur oylamasını iptal etti. Bu gelişmeler üzerine cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda taktik değiştiren AKP, ANAVATAN ile uzlaşarak erken seçime gidilmesi ve cumhurbaşkanını 5+5 yıllığına halkın seçmesi gibi değişiklikleri kabul etti. Deniz Baykal ise erken seçim kararını desteklemesine rağmen, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini onaylamadığını belirterek yeni meclisin yeni cumhurbaşkanını seçmesi yönünde taleplerde bulundu.Genel seçimlerin 22 Temmuz 2007'de yapılması kesinleştikten sonra solda güçbirliği arayışları hızlandı ve 17 Mayıs 2007 günü CHP ve DSP Genel Başkanları Deniz Baykal ve Zeki Sezer seçimde güçbirliği yapacaklarını açıkladılar.8 Haziran 2007'de Yaşar Okuyan'ın Genel Başkanı olduğu Hürriyet ve Değişim Partisi,CHP'ye katılacağını açıkladı,ancak katılım gerçekleşemedi.

22 Temmuz 2007 Seçimlerinin ardından
Bu koşullar altında gidilen 22 Temmuz 2007 seçimlerinde CHP umduğunu bulamadı.Partinin oyları %20.88 olmuştu.Buna karşın iktidardaki AKP oyların %46.58’ini almış ve 341 milletvekili kazanmıştı.CHP’nin kazandığı milletvekili sayısı 112 idi ve bunların 13’ü DSP’li isimlerdi,ayrılmaları ile CHP yeni döneme 99 milletvekili ile başladı.(AKP:341,CHP:112,MHP:71,DTP:20,Bğm:6) [17]
Basın ve parti içi muhalefet bu sonuçlardan dolayı Deniz Baykal’a sert eleştirilerde bulundular, ancak seçimlerden iki gün sonra gazetecilerin karşısına geçen Deniz Baykal istifa etmeyeceğini açıkladı.

Ülkeyi 22 Temmuz seçimlerine taşıyan cumhurbaşkanlığı sorunu devam ediyordu. Seçimden güçlenmiş bir biçimde çıkan AKP, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül adı üzerinde bir defa daha karar kıldı. MHP’nin oylamalara katılacağını açıklaması ile de 367 sorunu çözüldü. CHP’nin boykot ettiği oylamaların üçüncüsünde, 28 Ağustos 2007’de AKP Kayseri milletvekili Abdullah Gül, Türkiye Cumhuriyeti’nin 11.cumhurbaşkanlığına seçildi.CHP yeni cumhurbaşkanı ile zorunlu haller dışında temaslarının olmayacağını açıkladı.9 Eylül 2007'de CHP'nin 84.kuruluş yıldönümü çok büyük bir gösteri ile kutlandı. Genel Başkanı Deniz Baykal 170 bin partili ile birlikte Anıtkabir'e çıktı.

Mart 2008’de yapılacak olan CHP 32.olağan kurultay öncesi bir önceki dönemin grup başkanvekili, Samsun milletvekili Haluk Koç genel başkan adaylığını açıkladı.
2008 yılının Ocak ayında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından gündeme getirilen üniversitelerde türban serbestisi önerisine muhalefet partilerinden MHP destek verdi. Ancak CHP şiddetle karşı çıktı. Anayasa değişikliği Şubat ayı başlarında Meclis'ten geçerken CHP, Anayasa Mahkemesi'ne başvuracağını belirtti.

26-27 Nisan 2008'de, Ankara'da yapılan 32.Olağan Kurultay'da aday adaylarından hiçbiri aday olabilmek için gerekli olan 253 imzayı toplayamayınca 1016 delegenin imzası ile seçimlere tek aday olarak giren Deniz Baykal Genel Başkanlık seçiminde 1105 oyun 1021'ini alarak onuncu defa CHP Genel Başkanı seçilmeyi başardı.

2009 yerel seçimlerine gidilirken SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın partisinin genel başkanlığından ayrılarak 5 Aralık 2008 günü CHP'ye katıldı ve partinin Ankara Büyükşehir Belediye başkan adayı olarak ilan edildi.


21 Aralık 2008 tarihinde Ankara'da toplanan CHP 14. Olağanüstü Kurultayı'nda program ve tüzük değişiklikleri ele alındı. 1994'ten bu yana kullanılan parti programı değiştirildi.